“Körlerde Hak Temelli Mücadele” Başlıklı 92. Aylık Online Değerlendirme Toplantısı, 28 Nisan 2025 tarihinde Yasemin TÜNEY Moderatörlüğünde açıldı. Toplantı, Google meet üzerinde gerçekleştirildi. Hak temelliliğin önceden çok bilinmediği, yaklaşık son 25 yılda konuşulduğu söylendi. Bazı STK’lerin hak temelli yaklaşımı benimsiyormuş gibi görünmelerine rağmen yardımı temel aldıkları belirtildi ve bu durumun engelli savunuculuk hareketine verdiği zarar dile getirildi. STK’lerin örgütlenmesinin hak temelli bakış açısının gelişmesinde ki rolünden söz edildi. Toplumumuzda ihtiyaç temelli pragmatist bakış açısının daha yaygın olduğu söylendi. İhtiyaç temelli bakış açısının hak temellilikten geldiği ve sürdürülebilir olması gerektiği fikri öne çıktı. Hak temelliliğin herkes tarafından aynı anlaşılmadığı dile getirildi. Ekonomik nedenlerin hak temelli mücadeleyi azalttığı dile getirildi. Yardım temelli STK’lerin hak temelliliğin gelişmesine zarar verdiği, bu STK bünyesinde ki engellilerin Hak temelli bilinçten büyük oranda uzak kaldığı anlatıldı. Hak temellilik bilincinin gelişmemesinde ki etkenlerden birinin de yardım temelli taleplerin daha kapsayıcıolduğu, Hak temelli taleplerin ise daha gruplara özel görüldüğü söylendi. Hak temellilik kavramı’nın nasıl anlatılması gerektiği üzerinde duruldu. engellilerin sıkça ihtiyaç duyabileceği protez, işitme cihazı, baston, Braille ekran VB materyallerin de hak temellilik kapsamına girebileceği savunuldu. Karar vericilerin içinde görmeyenlerin olmamasının ve görmeyenlerin içinde hak temellilik bilincine sahip olanların az olmasının körlere karşı ötekileştirici tutumu artırdığı ifade edildi. hak temellilik bilinci’nin özellikle görmeyenler arasında yaygın olmasıyla bu sorunun aza indirgeneceği söylendi. İhtiyaç temelli unsurların tartışılıp ihtiyaçların hangi durumlarda hak temellilik kapsamında değerlendirilmesine karar verilebileceği önerildi. ÖTV indrimi’nin araç alımında daha ihtiyaç temelli olduğu gözlemlenirken Braille ekran, baston gibi erişilebilir ve kolaylaştırıcı teknolojik unsurlar için talep edildiğinde hak temellilik kapsamında değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Görme engellilerin görenlerden yardım alması hususunda orta yollu bir tutum izlenmesi gerektiği savunuldu. Yardım alma oranının görme engellilerin eğitim düzeyi, bulunduğu fiziksel ortam ve kullandığı aksesuarlara göre değişkenlik gösterdiği söylendi. Görme engellilerin yardım hususunda esnek olması, ihtiyacına göre talep etmesi veya etmemesi gerektiği anlatıldı. Yardım eden görenlerin içinde ısrarcı ve yanlış tutum sergileyenlerden bahsedildi. Yardım almama hususunda bazı görmeyenlerin sert tutumundan bahsedildi. bu tutumun yine toplumun görmeyene yüklediği ötekileştirici tutumdan kaynaklandığı vurgulandı. Görmeyenlerin hakkı olan unsurların, görenler tarafından hak değil, lütuf olarak görüldüğüne dikkat çekildi. Hak temelli düşünmenin yanı sıra bu alanda bireysel ve örgütsel mücâdele’nin verilmesi gerektiğine vurgu yapıldı. Görenlerin yardım talebi’nin farklı nedenlere dayandığı toplumca kabul edilirken görmeyenlerin yardım talebinin nedeninin görmemeye dayandırıldığına vurgu yapıldı. Birtakım görmeyenlerinde kendilerini görenlerin tanımladığı gibi tanımlamasından bahsedildi. Bazı Görenlerin az görenleri tam gören, görmeyenleri ise vasıfsız olarak tanımladığından bahsedildi. Görmeyenlerin kendilerini iyi anlatması halinde birçok sorunun azalacağı savunuldu. Görmeyenlere karşı hatalı genellemelerin yapıldığı vurgulandı. Sesli anons, Düzgün kaldırımlar gibi erişilebilirliği artıran unsurların görmeyenler kadar görenlerin de hayatını kolaylaştırdığı belirtildi. Bu unsurların görmeyenler için ihtiyaçken görenler için lüks olarak algılandığına değinildi. Ayrıştırıcı bakış açısını engellilerin de beslediği vurgulandı. Yardım temelliliğe istismarcı bakış açısıyla yaklaşan bazı engelli derneklerinden dolayı, devlet kurumlarının hak temellilikten uzak durduğuna değinildi. Hak temelliliğe olumsuz bakış açısında sadece istismar temelli engellilerin değil, uzun yıllardı süregelen kalıp yargıların da önemli payının olduğu belirtildi. Önyargıların yıkılmasının yine engellilerin mücadeleleri ile mümkün olacağı söylendi. Eğitim düzeyi değiştikçe insan hakları ve demokrasi’ye verilen önemin arttığı, buna bağlı olarak engellilere yönelik bakış açılarının da oluumlu yönde geliştiği vurgulandı. Engellilerin de, eğitim düzeyinin, demokrasi ve insan haklarına bakış açısının göstereceği tutum açısından önemine değinildi. Engellilerin sayı bakımından az olması sebebi ile toplum tarafından ötekileştirilmeye maruz kaldığı dile getirildi. Engellilere yönelik pozitif ayrımcılın kısa vadede fayda sağlıyor görünmesine rağmen uzun vadede olumsuz sonuçlar doğuracağına dikkat çekildi. Kurumların erişilebilirlik ve hak temellilik açısından yapması gerekenleri eksik yapmasından ötürü pozitif ayrımcılık yapmak zorunda olduğu belirtildi. (Geometriyi görmeyenlere öğretmeyip sınavlarda geometri sorularından muaf tutmak gibi.) Olması gerekenin toplutaşıma araçlarının ücretsiz değil sesli anons sistemi ile donatılması gerektiği, ücretsiz binme hakkında gerekçenin engellilik değil dargelirlilik olması gerektiği vurgulandı. Bir taraftan ayrımcı tutuma karşı savunuculuk yaparken diğer taraftan da ortamın erişilebilir olmayışından dolayı bazı ücretsiz hakların kullanılmak zorunda olduğu söylendi. Kurumların fiziksel alanları erişilebilir hale getirmesi gerekirken engellilere sunulan ücretsiz hizmetleri yeterli gördüklerinden bahsedildi. Son 10-15 yıl içerisinde kurulan STK’lerin hak temelli tutuma daha çok sahip olduğu belirtildi. Engellilerin yaşamını erişilebilir hale getirmesinin, ciddi bütçe gerektirdiği vurgulandı. Bazı fikirlerce pozitif ayrımcılığın kişinin veya grubun ihtiyaçlarına göre özel muamele uygulamak olduğu söylendi. Pozitif ayrımcılığın yerine uyarlama sisteminin olması gerektiği savunuldu. Yaşamın her alanında eşitlikçi bir talep oluşturulmasının öneminden söz edildi. İster negatif, ister pozitif her tür ayrımcılığın reddedilmesi gerektiği vurgulandı. Pozitif ayrımcılıktan yararlananların bunları toplum içerisinde dile getirdiğinde olumsuz bakış açılarına maruz kaldığı belirtildi. Bir katılımcı, EKPSS’nin de her yıl yapılması gerektiğini savundu. Engellilere yönelik yapılan sınavlarda bazı derslerden haksız muafiyetlerden ve soruların seviye olarak aşağı çekilmesinden duyulan rahatsızlık dile getirildi. Engellilerin hak temelli taleplerinden toplumda zaman zaman bazı kesimlerin rahatsızlık duyduğu vurgulandı. Herkesin yönetimden maddi beklentileri olmasından ötürü, engellilerin yaşamı kolaylaştıracak unsurları hak temellilik kapsamında dahi talep etmesinin veya alabilmesinin zorlaştırıldığı dile getirildi. İnsanların Maddi ve şahhsi gerekçelerle STK’lerde bulunduğu, toplumsal hak arama bilincinin bu nedenle maddi taleplerden daha az olduğu söylendi. Görmeyenlerin hak temelli tutum geliştirmesi açısından oldukça ilerlediği dile getirildi. Hak temelli bakış açısını geliştirmenin bireylerin kendilerini geliştirmelerinden, bulundukları STK’lerde aidiyet bilincini artırmalarından ve STK’lerin daha çok bireye ulaşmasından geçtiği vurgulandı. Her maddi talebin hak temelliliğe aykırı olmadığı, bunun talep edilme gerekçesi ile belirlenebileceğine dikkat çekildi. Hak arayanların, bu hususta iyi bilince sahip olması gerektiği söylendi. STK’lerin engellilere eğitim ve bilişsel destek vermesi gerektiği tavsiye edildi. Toplumsal boyutta ve kamuda engellilikle ilgili pek çok şey yetersiz olarak gerçekleşmesine rağmen teknolojik gelişmelerle görmeyeni dünyayla eşitlediği belli oranda yakaladığı ifade edildi. Hak arama bilincinin yeterli olmadığı, bu sürecin sistemsel ve ekonomik olarak zor olduğu dile getirildi. Engellilerin girdiği hak temelli davalara STK’lerin da dahil olmasının geniş çaplı faydalı olacağından bahsedildi. Moderatör katılımcılara teşekkür etti ve 93. Aylık Değerlendirme Toplantısı için görüş sunabileceklerini söyleyerek toplantıyı sonlandırdı.
Siz de aylık online değerlendirme toplantılarımızda konuşulmasını istediğiniz bir konuda gündem önerisinde bulunmak için, gündem öneri formunu kullanabilirsiniz