Kültüre Duyarlı Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik etkinliği, 15 Nisan 2020 çarşamba tarihinde düzenlendi.
Etkinlik Öğretmen Ağı Değişim Elçisi ve Eged Eğitim Komisyonu'ndan Şeyma Büyükurvay'ın moderatörlüğünde ve Hacettepe Üniversitesi PDR Anabilimdalı'ndan Yrd. Doç. Dr. Özlem Haskan Avcı konuşmacılığında gerçekleşti.
Moderatör engellilik ve hak temellilik kavramlarını anlattı. Buna göre engellilik, sakat bireylerin karşılaştığı çevresel engelleri ifade ederken sakatlık ortalamaya göre fiziksel ve içsel bağlamda bir farklılık, bozukluktur. Hak temellilik ise, tüm bireylerin eşit olduğu gerçeğiyle haklara erişim noktasında farklı ihtiyaçları karşılamaya dönük bir yaklaşım. Yardım konusu ise hak temelliliğin zıttı olmayıp var olan erişilebilirlik sorunlarını kısa vadede gidermek noktasında işlevseldir ve bazı durumlarda yardım, bir haktır.
Konuşmacı ise engelliliğe yaklaşım modelleri, sağlamcılık, mikro saldırganlık kavramları üzerinde durdu. buna göre temeldeki iki yaklaşım medikal model ile sosyal model. Medikal model, sakatlığı giderilmesi gereken bir mesele olarak görüp gerisiyle ilgilenmeyen, keskin bir normal/anormal tanımı yapan, sağlamcı kültürü besleyen bir model. Sosyal model ve devamındaki yaklaşımlar ise bireyi bir hak öznesi olarak görüp tedavi dışındaki konularla da ilgilenir. Tedavi ve diğer tüm hayat alanları birer hak kapsamındadır.
Sağlamcılık: sağlam bireylerin doğal olarak üstün olduğunu varsaymayı ifade eder. Mikrosaldırganlık ise sağlamcı bir tutum olup engelli bireylere yönelik örtük ayrımcılıkları betimler. "Engeline rağmen, sokakta gördüğü yabancı bir engelliye canım ‘karşıya mı geçeceksin’, engelli mi olsun..., engelli birinin ilişkisinden söz ederken 'aa onun nesi var'" söylemleri örnek olabilir. Pek çok mikrosaldırganlık, iyi niyet şeklinde görülebilir ve içeriğindeki örtük ayrımcılık anlaşılmayabilir.
Devamında moderatör ve konuşmacı, zaman zaman katılımcı katkı ve sorularıyla da ilerledi. Kültüre duyarlılık ve kültürel hapsolmuşluktan söz edildi. Buna göre bireyi kendi kültürü bağlamında anlamak, dolayısıyla engellliliği bir farklılık görmek üzerinde duruldu. Kültürel hapsolmuşluk ise bireyin ben merkezci bir bakışa sahip olması ve kendi dışındaki kişileri ve dünyayı yalnızca kendi kültürü bağlamında anlamlandırmaya çalışmasıdır.
Empati kavramından bahsedildi. Buna göre empati bir başkasının yerine kendini koyarak onu anlamaya çalışmak değil; anlaşılmak istenen kişi ile iletişim kurarak onu anlamak için onun şartlarını anlamak, kendi ile diğer kişinin ayrımını bilişsel olarak yapabilmektir. Dolayısıyla göz bağlama veya tekerlekli sandalyeye oturarak veya gözlerini bağladığını veya sandalyede olduğunu hayal ederek engelliliğin anlaşılamayacağı, kişi bunları gerçekten deneyimlemediği için sadece çağresizlik ve endişe hissedeceği vurgulandı. Yani kör olarak yaşamayı öğrenen kişi ile görerek yaşamayı öğrenen kişinin gözlerini kapatması aynı değil. Empatinin yanlış anlaşılıyor olması ise PDR servisine başvuran bir danışanın getirdiği konunun engellilikten ibaret algılanmasına yol açabilir, oysa öğrencinin getirdiği konu engellilikten bağımsız olabilir. Engelli kişilerin, engellilik durumları onun kişiliklerinin pek çok ve sonsuz yanından sadece biridir. Ne diğer tüm özelliklerden bağımsızdır ne de bütün özelliklerden daha temel bir öneme sahiptir. Dolayısıyla bir psikolojik danışman engelliliği konuşmaktan özellikle kaçınmamalı veya tüm meseleleri engellilikten ibaret görmemeli.
Daha sonra yardım konusu ve literatürde nasıl yer aldığına değinildi. Buna dönük örnekler paylaşıldı. Bunlardan biri patronize yardım. Buna göre engelli kişiye yöneltilen yardımın, onun isteğiyle olmaması ve bu yardımın bir karşılık içermeyip sürekli olması örneklendi. Engelli kişilerin yardıma ihtiyaç duyabileceği ancak yardım edecekleri konuların da olduğu, dolayısıyla engelliliğin yardım ile eşleştirilmemesi gerektiği üzerinde duruldu. Günlük hayattan bir örnek verildi. Sokakta rastlanan görme engelli bireye ona sormadan yardım etmenin kişisel alana müdahale etmek olduğu. Diğer yandan engelli birine yardıma ihtiyacı olup olmadığı sorulduğunda alınan sinirli tepkiye ilişkin: her bireyin tutumunun farklı olabileceği, tanınmayan bir kişinin tepkisinin öngörülemeyeceği, o anki ruh halinin nasıl olduğunun bilinemeyeceği ama herhangi bir tepkinin de genellenmemesi gerektiği ifade edildi. Psikolojik danışma oturumlarında bazı psikolojik danışmanların, danışanın oturumdan ayrıldıktan sonra evine nasıl gideceğinden endişe edebildiği ancak bunu düşünmenin engelli bireyin kendi konusu olduğu vurgulandı.
Okuldaki engelli bir öğrenciye nasıl destek olunacağı üzerinde duruldu. Bağımsız yaşam becerilerine değinildi. Psikolojik danışman bu noktada gereken bilgi ve bilgi kaynaklarını öğrenci ile paylaşabilir. Öğrencinin destek almak ve bağımsız yaşam becerileri kazanmak için değişim noktasında sorumluluk almak için hazır değil ise, ona istediği başvurabileceği ifade edilip zorlanmaması gereği üzerinde duruldu.
Öğrencilerin hak temeli odağında çalışan sivil toplum kuruluşlarına yönlendirilmesinin önemli olduğundan söz edildi. Buna göre öğrenci savunuculuk noktasında modellerle tanışıp kendini bu yönde geliştirebileceği gibi, bağımsız yaşam için de modellerle karşılaşması iyi olacaktır. Daha sonra Amerika Psikolojik Danışmanlar Birliği kültüre duyarlı psikolojik danışma bağlamında belirlediği psikolojik danışman yeterliliklerinden söz edildi. Bunlar özetle: engelliliğe dönük kalıp yargılara sahip olmamak ve bunları keşfedip değiştirmeye çalışmak, kültüre duyarlı yaklaşımı içselleştirmek, empatik olabilmek; danışanı, danışanın kendi kültürü bağlamında görebilmek, bu noktada danışanla kurulan ilişkiyi referans almak şeklindedir. Bunlar örneklendirerek ve katılımcı paylaşımları ile konuşuldu.
Bu etkinliğin engellilik meselesini psikolojik danışma ve rehberlik bağlamında anlama noktasında bir giriş olduğu, temel konulardan bahsetmeden derinleşildiğinde konunun havada kalacağı ve daha sonra devam niteliğinde çalışmaların yapılması konuşuldu. Etkinlik sonunda Menti sitesi aracılığıyla katılımcıların "cebinizde ne ile ayrılıyorsunuz" sorusunu 25 karakterde cevaplaması istendi. Öne çıkan cevaplar: hak temellilik, patronize yardım, kültüre duyarlılık, kültürel hapsolmuşluk, empati...