Akademisyen Yazar Nilay Yılmaz'ın konuk olduğu “Düşünme Odaklı Yaratıcı Yazma Çalışmaları” başlıklı uzaktan etkinlik, 19 Mayıs 2020’de Google Meet platformunda gerçekleşti. Etkinliği ortalama 30 katılımcı takip etti. Etkinlik yürütücüsü Pınar Göcen, Nilay Yılmaz'ı kısaca tanıtarak sözü kendisine bıraktı. Nilay Yılmaz, yazmaya masallar dinleyerek ve okuyarak başladığını söyledi. Ortaokul yıllarında yazdığı kompozisyonların, tuttuğu günlüklerin, yaz tatillerinde arkadaşlarına yazdığı mektupların ilk yazılı ürünleri olduğunu dile getirdi. İletişim araçlarının çok olmadığı, kitap okuyamadıkları yıllarda babasının gün içinde kardeşiyle birlikte yaptıkları hataları çizerek akşamları Karagöz oyunları oynatmasının yazma sürecine katkıda bulunduğunu, buradan aldığı birikimlerle üniversite yıllarında, sınıfça oynadıkları yoğun katılımlı oyunlar yazdığını dile getirdi. Yaratıcılığın anlık olmadığını, bir geçmişi olduğunu, bir sürece ve birikime dayandığını ifade etti. Eksikliklerin yerine bir şeyler koyma eğiliminde olduğumuza, yoksunluğun yaratıcı düşünceyi beslediğine değindi. Yaratıcı yazmanın klasik yazmadan farklarını esneklik, farklı (orijinal) düşünme, uzak bağlantılar kurma, olmayanı bulma şeklinde sıraladı. Çocuğun dil öğrenme sürecinin anne karnında çevreyi dinlemeyle başladığını, daha sonra sırasıyla taklit yoluyla konuşma, toplumun anlayacağı şekilde konuşma ve okul çağında harfleri taklit etmeyle yazma evrelerinin geldiğini, okuma ve yazmanın birlikte öğrenildiğini, daha sonra da kurgusal yazmanın başladığını ifade etti. Yaratıcı yazmanın bir birikimin ürünü olduğunu vurguladı. Yapılan kolay, kısa etkinliklerle farklı soru tipleriyle yazmanın zevkli hale getirilebileceğini; çocuklar eğlenecekleri için yazmayı ister hale gelebileceklerini dile getirdi. Çocuklara yazmayı sevdirmek için okumayı da sevdirmek gerektiğini, düşünmeyi öğretmek gerektiğini; bunun da süreci oyunlaştırarak mümkün olabileceğini söyledi. Süreç içinde çocuklara zihnin esnekliğini gösterebileceğimizi, düşündükçe saçmalamaya başlayıp eğlenirken, saçmalamanın içinde bile düşünmenin olduğunun farkına varabileceklerini dile getirdi. Yaratıcı yazma sürecinde çocukların bildiklerinden yola çıkılarak bilmedikleri arasında bağlantı kurmalarına rehberlik etmek gerektiğini vurguladı ve cevap anahtarının olmadığını hissettirmek gerektiğini ifade etti. Yöntemi, soru tipini değiştirince algılamanın da değişeceğini; bununla birlikte tavır, tutum ve davranışların değişeceğini vurguladı. Yaratıcı düşünmeyi akıcılık, esneklik ve orijinallik olmak üzere üçe ayırdı ve "tarak" örneği üstünden bu aşamaları anlattı: • Akıcılık: Kişinin, verilen bir kelime veya sorulan bir soruyla ilgili en kısa süre içinde en fazla şeyi bulması istenir. Kişi bu sayede hızlı düşünmeyi öğrenecek, sözcüklerin içinde sözcük hatırlama yapacaktır (çağırma). Bir sözcük belirlenip o sözcükle ilgili değişik sorular sorması da istenebileceği gibi sebepler, sonuçlar da listelenebilir: Tarak neden yapılır? Ağaç dalı, hayvan kemiği, taş, metal, fil dişi... • Esneklik: Bir şeyin var oluş işlevinden başka ne işe yarayabileceğini düşünmektir: Tarağa benzeyenler nelerdir? Parmak, tırmık, kirkit... Esnekliğin kapsadığı bir düşünme biçimi olan ıraksak düşünme; İki ilgisiz nesne arasında ilgi kurmaktır: Ütü ve tarak: saç düzleştirme ve tarama, insan gücüyle çalışma, düzenlemeye yönelik olma, metalden yapılmış olma... • Orijinallik: akıcı ve esnek düşünmenin ürünleri başkası tarafından üretilmeyip ilk defa üretildiyse, ortaya çıkan ürünler orijinal ve yaratıcıdır: "Taragen" diye bir nesne olsaydı bu ne olurdu? Hastalıkları tarayarak hasta olan geni tespit edip söz konusu geni ortadan kaldıran bir araç olabilirdi. Nilay Yılmaz, yaratıcı düşünme sürecini çocuklarla yürütürken çocuklara yönlendirici sorular sorulması gerektiğini ifade etti. “Karakter mükemmel değildir bu nedenle kurgulanırken zayıf noktası ile birlikte tasarlanmalıdır. Örneğin şunu yaparsan işe yaramaz, bozulur; karakterin belli bir süre işlerliği vardır gibi zayıf noktalar kurgulanmalıdır.” diyen Nilay Yılmaz, bütün bunların yaratıcı düşünmenin ilk adımları olduğunu söyledi. Yazma aşamasında ise; daha önce "tarak" örneğinde düşündüğümüz özelliklerin bir karaktere yüklenip karakterin değişik durumlar karşısındaki tepkilerinin söz konusu özelliklere göre belirlenebileceğine değindi. Örneğin karakterin dişleri nasıl, karakter titiz mi, düzenli mi, opsesif mi, bir şeyleri çözemediğinde ne tepkiler verir, neler yapmayı sever, sinirlenince ne yapar... Yazımızda karakterin özelliklerini doğrudan vermek yerine, verdiği tepkilere göre okurun kafasında canlanmasını sağlamanın daha şık olduğu üzerinde durdu. Karakterin çatışmalarıyla birlikte oluştuğunu, yazı yazılmadan önce karakter oluşturulabileceği gibi hikâye belirlenerek de karakterin oluşturulabileceğini vurguladı. Çocuklara birdenbire “bir karakter oluşturun.” demek yerine bildikleri bir şeyden yola çıkarak daha karmaşık düşünmeler elde etmesini sağlayarak yaratıcı yazmalarını sağlayabileceğimizi sözlerine ekleyen Nilay Yılmaz; bu sayede çocukların yazma esnasında sıkılmayacaklarını, eğleneceklerini, Kendilerini rahat hissedeceklerini ifade etti. Yazmanın ilk aşamalarında sevdiğimiz konularda yazılar yazmamızı önererek sözlerini sonlandırdı. Etkinliği Youtube üzerinde izleyin
Siz de EGED Uzaktan Etkinlikler kapsamında düzenlemek istediğiniz veya gereksinim duyduğunuz etkinlik taleplerini iletebilirsiniz. Bunun için aşağıdaki formları kullanabilirsiniz: Uzaktan etkinlik düzenleme formu Uzaktan etkinlik talep formu EGED Uzaktan Etkinlikler hakkında detaylı bilgi için www.eged.org/uzaktanetkinlik adresini inceleyebilirsiniz.