"Bir savunuculuk yöntemi olarak lobicilik" başlıklı 2. hak temelli Sivil Toplum semineri, 28 Nisan 2020’de, Av. Turhan İçli'nin katılımıyla EGED - Uzaktan Eğitim Akademisi TeamTalk sunucusunda gerçekleşti. Program moderatörlüğünü Emre Taşgın yaptı. Program notları, Ümmü Seyrek tarafından tutuldu. Etkinliği yaklaşık 25 katılımcının takip ettiği görüldü. Av. Turhan İçli, savunuculuk faaliyetlerinde lobiciliği anlatmadan önce; savunuculuk ve hak kavramlarının nasıl ortaya çıktığını, insan haklarının ve sivil toplumun tarihsel arka planını sunarak konuşmasına başladı. Sivil toplum ifadesinin politik toplumu karşıladığını, burada yönetenler ve yönetilenler arasındaki ilişkiye bakmak gerektiğini dile getirdi. Yönetenler ve yönetilenler arasındaki kurumsal ilişkinin devleti teşkil ettiğini, devletin içerisinde sınıf tabakasının oluştuğunu ifade etti. Sivil toplumu, yönetilenlerin mücadelesi olarak açıkladı. Devletin düzeni sağlamak adına zor gücünü kullandığını, halkın bu zor güçten hak aramaya başladığını niteledi. Halkın hakkını arama çabaları ve yönetime katılmasıyla demokrasi adımlarının atıldığını söyledi. Demokrasiyle birlikte “özgür yurttaş” kavramının ortaya çıktığına değindi. Her ne kadar özgür yurttaş kavramı demokrasiyi içerse de özgürlüğün sınıf bazında kaldığını, efendi köle ayrımını aktardı. Doğrudan demokrasi ve temsili demokrasi ayrımlarını yaptı. Ardından hak ve özgürlükleri konu edinen bazı önemli bildirgelere yer verdi. Magna Carta’nın, 1215 yılında imzalanmış bir İngiliz belgesi olduğunu, bu belge ile kralın ilk kez yetkilerinin kısıtlandığını ve derebeylere bazı hakların tanındığını ayrıntılandırdı. Bu bildirgenin, günümüzdeki anayasal düzene ulaşana kadar yaşanılan tarihi sürecin önemli basamaklarından biri olduğunu vurguladı. Amerikan bağımsızlık bildirgesiyle düşünme hakkı, mülkiyet hakkı gibi hakların yazılı olarak kabul edildiğini ekledi. Fransız Devrimi ile hak, eşitlik, özgürlük meşalesinin ateşlendiğini, hak kavramının aydınlanma çağının ürünü olduğunu ifade etti. Hakkı, insanın kendine ait yetkilerini kullanması olarak tanımladı. Hakların doğuştan kazanıldığını, evrensel insan hakları bildirgesinin bu hakları koruduğunu söyleyerek devam etti. Hak kavramından hareketle engelli haklarının dünya savaşlarından sonra gündeme geldiğini konuştu. Engelli hakları ilk, rehabilitasyon ve istihdam olarak sözleşmelerde yer aldı. Sonrasında, sözleşmelere fırsat eşitliğinin eklenmesinden bahsetti. Ancak bu sözleşmelerin maddelerinin bazen bağlayıcı olarak kabul edilmediğini, tavsiye niteliği taşıdığını belirtti. Turhan İçli, engellilik yaklaşımlarını anlatarak konuşmasını sürdürdü. Bu yaklaşımların; ilkel, medikal, sosyal ve insan hakları modelleri olduğunu saydı. İnsan hakları modeliyle engelli haklarının savunuculuğunun var olduğunun altını çizdi. Mücadelenin yerini savunuculuğun aldığından söz etti. Savunuculuğu; bir yasanın, bir politikanın hak ve eşitlik çerçevesinde değiştirilmesi olarak kavramsallaştırdı. Savunuculuk araçlarını altı başlık altında inceledi. Birincisinin kitle eylemlerinin olduğunu ve en çok kullanılan yöntemin başında olduğunu ileri sürdü. Kitle eylemlerini, bireyin varlık gösterdiği alan olarak savundu. Kitle eylemlerinin içerisine; yürüyüşleri, mitingleri, basın toplantılarını dahil etti. Savunuculuk araçlarından ikincisinin kampanyalar olduğunu söyledi. Kampanyaların amaçlarının kamuoyu dikkatini çekmek ve kamuoyunu harekete geçirmek olarak özetledi. Üçüncü aracın, dayanışma ağları olduğunu saptadı. Dayanışma ağlarının görevinin, aynı alanda ortak amaç için örgütlenmek olduğunu kastetti. Dayanışma ağlarını, dikey ve yatay olarak ikiye ayırdı. Dikey ağları; federasyonlar, konfederasyonlar olarak, yatay ağları; platformlar, meclisler olarak sınıflandırdı. Savunuculuk yöntemlerinin dördüncüsüne, lobicilik faaliyetlerini yerleştirdi. Lobiciliği, ikna mekanizması çerçevesinde, karar alıcılarla kurulan temas faaliyetleri bağlamında değerlendirdi. Karar alıcıların önüne çıkan heyette farklı gruplardan temsilciler olması gerektiğinin, cinsiyet dengesinin sağlanmasının, sunum dosyasının etkili hazırlanmasının, sorunların izleme faaliyetindeki verilerle olmasının, yapıcı ve kararlı bir dil kullanılmasının, temsilcilerin yetkin ve müzakere edebilmesinin, heyetteki herkesin söz sahibi olmasının, taleplerin net ve açıklayıcı sunulmasının önemi üzerinde durdu. Sunum sonrasında takibin mutlaka yapılmasını vurguladı. Bütün mücadele biçimlerini birleştiren ve bütün etkileme ve temas biçimlerinin lobicilik olduğunu sundu. Savunuculuk araçlarının beşincisine izleme faaliyetlerini koydu. İzlemenin, bir vakanın tespiti için elde edilen verilerin analizi olduğunu tekrarladı. Savunuculuk araçlarının sonuncusunu da yargı yolu olarak belirledi. Yargı yolunun dava yöntemiyle bir hak kazanımı olduğunu ve hak ihlallerine karşı mahkemeye başvurmanın elzem olduğunu ekleyerek sözlerini bitirdi. Program, katılımcıların sorularının yanıtlanmasıyla sona erdi. Siz de EGED Uzaktan Etkinlikler kapsamında düzenlemek istediğiniz veya gereksinim duyduğunuz etkinlik taleplerini iletebilirsiniz. Bunun için aşağıdaki formları kullanabilirsiniz: Uzaktan etkinlik düzenleme formu Uzaktan etkinlik talep formu EGED Uzaktan Etkinlikler hakkında detaylı bilgi için www.eged.org/uzaktanetkinlik adresini inceleyebilirsiniz.