2012 ÖSYM Tercih Kılavuzu'nda Engelli Adaylara Ayrımcı Yaklaşım

Basına ve Kamuoyuna,

2012 ÖSYS Tercih Kılavuzu'nda adayların tercihlerini yaparken dikkat etmesi gereken hususlar başlığı altında, engelli adaylara yönelik bazı açıklamalar bulunmaktadır. İlgili madde aşağıdaki gibidir :

“2.1.2. ÖZÜRLÜ ADAYLARIN TERCİHLERİNİ YAPARKEN GÖZ ÖNÜNDE TUTACAĞI HUSUSLAR
Görme özürlü adayların, özürleri yüzünden başarılı olamayacakları yükseköğretim programlarını tercih etmemeleri gerekir. Bu adayların, başarılı olabilmeleri için, büyük ölçüde dile dayanan veya işitme gerektiren sosyal, iktisadi ve beşeri bilimler alanlarındaki yükseköğretim programlarını tercih etmeleri beklenir.
Bedensel özürlü adayların, yükseköğretim programları ile ilgili tercihlerini belirlerken özürlerini dikkate almaları yararlarına olacaktır. Örneğin, ellerini kullanamayan adayların, ellerin kullanılmasını gerektiren yükseköğretim programlarını tercih etmeleri öğrenimleri sırasında aşılması imkânsız güçlüklerle karşılaşmalarına neden olabilir.
Özürlü adayların, yükseköğretim programları tercihlerini belirlerken üniversitelerin özürlüler ile ilgili birimlerinden yükseköğretim programları konusunda bilgi almaları yararlarına olacaktır.”

Bu maddede açıkça ayrımcılık yapılmaktadır. Görme engelli adayların yalnızca işitme yoluyla bilgiye ulaştıkları var sayılmış ve sosyal, iktisadi ve beşeri bilimler dışında bir fakültede bölüm tercih etmemeleri gerektiği vurgulanmıştır. Halbuki görme engellilerin yalnızca işitme yoluyla öğrenimlerini sürdürdükleri dayanaksız bir iddiadır. Günümüze kadar gelinen süreçte ülkemizde görme engellilerin bu tür varsayımlar yüzünden büyük ölçüde işitmeye dayalı yöntemlere mahkum edildiği bir gerçektir. Fakat bu durumun sebebi görme engellilerin yalnızca işitmeye dayalı uygulamalarla başarılı olmaları değil, ortaya çıkan bu kılavuzdakine benzer tutumlardır. Görme engelliler aslında ağırlıkla dokunmaya dayalı yöntemlerle eğitim görmektedirler. Bu dokunsal materyallere, braille alfabesinde hazırlanmış kitaplar, maketler, kabartılmış grafikler, haritalar gibi en basit teknolojik araçların yanı sıra gelişmiş teknolojik sistemler kullanılarak oluşturulan yenilenebilir braille ekranlar, kabartılmış materyallerin çıktısını almaya yarayan yazıcılar örnek verilebilir. Günümüzde bu tür materyaller bazı yükseköğretim kurumlarında öğrencilerin kullanımına sunulmaktadır. Şimdiye kadar ülkemizin genelinde engelli öğrenciler için gerekli materyallere ulaşmak mümkün olmadıysa, bu duruma yukarıda bahsettiğimiz varsayımların meydana getirdiği tutumlar sebep olmuştur. Tüm yükseköğretim kurumları engelli öğrencilere yönelik politikasını değiştirerek bu sürecin tamamlanmasını sağladığında, bu tür materyalleri bünyelerinde bulundurmaya başladığında, ülkemizde eksik olan birikim sağlandığında, görme engellilerin eğitim alması mümkün olmayan bir bölüm kalmayacaktır.

Bedensel engelli bireylerin, fiziksel hareketler gerektiren yükseköğretim programlarında başarısız olacakları yine bilimsel dayanağı olmayan bir varsayımdır. Engelli olmayan bireyler bazen kendilerine benzemeyen- elleri olmayan- bir insanla karşılaştığında, kendilerini sözüm ona o farklı bireyin yerine koymakta ve kendi ellerinin olmayışını hayal ederek karşısındaki bireyin eksik bir birey olduğuna kanaat getirmektedir. Böyle bir yaklaşım, bilim ve kültür yuvası olarak nitelendirilen yükseköğretim kurumlarıyla bağdaşmamaktadır. Yükseköğretim kurumlarından beklenen, gerekli erişilebilirlik ve ulaşılabilirlik düzenlemelerini gerçekleştirmeleridir.
Bu maddede belirtilen yükseköğretim kurumlarının bünyesindeki "özürlü öğrenci birimleri"nin zaten asli görevi de budur. Üniversiteler nasıl ki engelli olmayan öğrencilerine gerekli materyalleri sağlıyorlarsa, engelli öğrencilerini de yok saymayıp gerekli materyalleri temin etmekle yükümlüdür. Yükseköğretim Kurumu'nun ülkemizdeki ihtiyaçlara göre yeni bölümler açması, var olan bölümlerin kontenjanlarını artırması ya da azaltması, her bölümün gerektirdiği yeterlilikleri belirlemesi olağandır. Fakat bunlar belirlenirken böylesine dayanağı olmayan varsayımlarla yola çıkılması bilimsel bir yaklaşım olmadığından, üniversite tercih kılavuzunun ilgili maddelerinde yer alan ifadeler ülkemizdeki yükseköğretim adına kabul edilemez bir durumdur.
Mesleki yeterlilikler yöntemlerden bağımsızdır. Engelli bir bireyle engelsiz bir birey farklı yöntemler kullanarak aynı işi yapabilir. Örneğin bir diş hekiminin görevi diş protezini ağza yerleştirmektir. Kimi doktorlar ileri teknolojiden yararlanıp işi robotlara yaptırırken, kimisi ise klasik yöntemlerle bunu yapabilir. Hiçbir kişi veya kurumun bilimsel olmayan varsayımlarla bilimin ve engelli bireylerin gelişimini engellemeye hakkı yoktur.
Bu maddedeki ifadeler 2010 yılında yeniden düzenlenerek Resmi Gazete'de yayımlanan 27672 sayılı "Yükseköğretim Kurumları Özürlüler Danışma ve Koordinasyon Yönetmeliği" ile ters düşmektedir. Bu yönetmeliğe dayanılarak YÖK bünyesinde "Yükseköğretim kurulu özürlü öğrenciler komisyonu" kurulmuştur. Bu komisyonun görevleri madde 6'da şöyle belirtilmiştir:
“MADDE 6 – (1) Komisyonunun görevleri şunlardır.
a) Özürlü öğrencilerin öğrenim hayatlarını desteklemek, öğrenim ve eğitim süreçlerine tam katılımlarını sağlamak amacı ile sorunlarını belirlemek, çözüme yönelik gerekli planlamaları yapmak, politikalar ve stratejiler üretmek ve bunları Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına sunmak,
b) Özürlü öğrencilerin, yükseköğrenimde karşılaşabilecekleri ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik sorunlarına çözüm üretmek,
c) Özürlü öğrencilere uygun eğitim araç-gereçleri, ders materyalleri, ders geçme ve sınav koşullarının hazırlanmasına yönelik standartları oluşturmak,
ç) Özürlü öğrencilerin yatay ve dikey geçiş ile ders denkliklerinin ölçütlerini düzenlemek üzere önerilerini ilgili kurullara sunmak,
d) Üniversitelerde kurulacak özürlü öğrenci birimlerinin işleyiş koşullarını ve ilkelerini belirlemek,
e) Üniversite yerleşkelerinin özürlülere göre düzenlenmesine ilişkin yapılanmaları takip etmek veya ettirmek,
f) Özürlülerle ilgili derslerin veya konuların yükseköğretim kurumlarının lisans programlarına alınması yönünde çalışmalar yapmak ve ilgili kurullara sunmak.”
Ayrıca bu yönetmeliğe dayanak olarak gösterilen 5378 sayılı “Özürlüler Ve Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un ilgili maddesi incelendiğinde de bu kılavuzdaki ifadelerin ayrımcılığa ilişkin suç teşkil ettiği görülmektedir.
“MADDE 15.- Hiçbir gerekçeyle özürlülerin eğitim alması engellenemez. Özürlü çocuklara, gençlere ve yetişkinlere, özel durumları ve farklılıkları dikkate alınarak, bütünleştirilmiş ortamlarda ve özürlü olmayanlarla eşit eğitim imkânı sağlanır.”

engelli bir bireyin geleceğine yön vermek için tercih yaptığı böylesine kritik bir dönemde başvurduğu tercih kılavuzunda yanlış yönlendirici ifadelerle karşılaşması, onun hayallerinden ve yapmak istediği mesleğinden vazgeçmesi, bu uyarılara rağmen istediği bölümü tercih ettiyse öğrenim sürecinde olumsuz yaptırımlara maruz kalması anlamına gelmektedir. Bu tür örneklerin daha önceki yıllarda yaşandığı göz önünde bulundurulduğunda, bahsedilen durumlarla gelecekte tekrar karşılaşılma ihtimali son derece ürkütücüdür. Yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan sebeplerden dolayı, biz engelli üniversite öğrencileri olarak Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nda engelli bireylere yönelik yer alan ifadelerin kaldırılmasını, bu durumun gerekli merciler tarafından yapılacak bir açıklamayla kamuoyuna duyurulmasını ve gelecek yıllarda bu ifadelerin kılavuzda yer almamasını talep ediyoruz.

Saygılarımızla

kategori: