12 - 13 Mayıs tarihlerinde, Eskişehir - Anadolu Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilen 10. Engelsiz Üniversiteler Çalıştayı'nın Ana teması “Kimlik” olarak belirlenmiş ve bu doğrultuda alt temalar oluşturulmuştur. Derneğimiz oluşturulan alt temalara dair görüş ve önerilerini çalıştayda sözlü ve yazılı olarak sunma imkanı elde etmiş; ayrıca Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'na iletmiştir.
Engelli Üniversite Öğrencileri İnisiyatifi'nin "Engelli Öğrenci Birimleri ile YÖK Engelli Öğrenci Komisyonu Arasındaki İlişkiler" başlıklı alt temaya ilişkin görüş ve önerileri:
1) YÖK bünyesinde oluşturulan Engelli Öğrenci Komisyonunda bulunması gereken ve yüksek lisans ya da doktora öğrencileri arasından seçilen engelli öğrenci temsilcisinin görevlendirilmesi süreci, daha adil ve katılımcı bir biçimde yürütülmelidir. Mevcut durumda, yalnızca komisyon üyelerinin önerisi üzerine öğrenci temsilcisi görevlendirilmektedir. Ancak YÖK verilerine göre 702 yüksek lisans ve 98 doktora olmak üzere 800 engelli öğrenci bu göreve seçilebilme koşulu taşımaktadır. Ayrıca bu komisyonun aldığı kararlar ve gerçekleştirdiği faaliyetler ile komisyon üyelerine ait detaylı bilgiler kamuoyuyla paylaşılmalı, komisyona ait internet sayfası sürekli olarak güncellenmelidir.
2) YÖK bünyesinde oluşturulan Engelli Öğrenciler Danışma ve Koordinasyon Birimi, görev alanına giren konularda güncel istatistiki bilgileri oluşturarak kamuoyuyla paylaşmalı, üniversitelerde kurulan engelli öğrenci birimlerinin faaliyetlerini izlemeli ve bunun yapılabilmesi için alan uzmanlarından oluşan bir ekip kurulmalıdır.
3) Üniversitelerde kurulan engelli öğrenci birimleri öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap verecek donanıma sahip uzmanlardan oluşturulmalı, engellilik alanında katkı sunabilecek engelli personel bu birimlerde görevlendirilmeli, halen Rektörlüğe bağlanmayan birimler tespit edilerek gerekli düzenlemenin yapılması sağlanmalı, ayrıca rektörlüğe bağlı olan birçok engelli öğrenci biriminin özel bir bütçesi olmadığı tespit edildiğinden bu husus çözüme kavuşturulmalı, engelli öğrencilerin birim faaliyetlerinin karar alma ve organizasyon sürecinde etkin olarak bulunmaları mümkün kılınmalı ve engelli öğrenci birimlerine ait güncel bilgiler ile gerçekleştirilen faaliyetlerin bulunduğu güncel internet siteleri kurulmalıdır.
4) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) tarafından üniversiteyi yeni kazanan engelli öğrencilere ait bilgiler, üniversitelerin Öğrenci İşleri Dairesi Başkanlığı’na gönderilmekte ve engelli öğrenci birimlerinin bu bilgilere ulaşması zaman almaktadır. Bu nedenle söz konusu bilgiler aynı zamanda engelli öğrenci birimlerine de doğrudan gönderilmelidir.
Engelli Üniversite Öğrencileri İnisiyatifi’nin "Engelli Öğrenci Birimleri ve Eğitim-Öğretim Süreci " başlıklı alt temaya ilişkin önerileri:
1) Ders materyallerine erişim ve uyarlamalar: Engelli öğrencilerin engel gruplarına göre ders takibinde yaşadığı güçlüklerin giderilmesine yönelik, birim koordinasyonunda, engelli öğrenci ve akademik personel ile istişarelerde bulunularak gerekli uyarlamalar sağlanmalıdır. Yaptığımız araştırmalara göre; 95 üniversitenin %48,4’ünde böyle bir durumda öğretim elemanları ve bölüm danışmanlarıyla temas kurulduğu, %13.6’sında ise materyal temininde bulunulduğu ifade edilmektedir. 3 üniversite ise, öğrencinin dersle ilgili gereksinim duyduğu konularda öğretim elemanına akademik uyarlama mektubu gönderdiğini belirtmiştir. Ayrıca ihtiyaç duyan öğrenciler için not tutucu hizmeti sağlanması yerinde olacaktır. Bu hizmeti 100 üniversite içerisinde 28'inin sağladığı bilgisine ulaşılmıştır. Engelli öğrencilerin hangi yöntemlerle ders kaynaklarına eriştiğini sorguladığımız anketimizde ise, katılımcıların %51.3’ü ders kaynaklarına kendi çabalarıyla ulaştığını, %24’ü bu hususta arkadaşlarının desteğini aldığını, %10.7’si öğretim elemanları yoluyla ulaşabildiğini, %5.3'ü engelli öğrenci biriminin destek olduğunu belirtmiştir. Ayrıca 91 üniversiteden alınan verilere göre, %39.9 oranında ortopedik, %28.8 oranında görme engellilere yönelik düzenlemeler bulunduğu bilgisi elde edilmiş; bu da bizlere kütüphanelerin erişilebilirliği hususuna daha fazla önem verilmesi gerektiği sonucuna ulaştırmıştır.
2) Engelli öğrencilerin sınav ortamlarının düzenlenmesinde yine öğrenci-akademisyen-birim işbirliği önemli yer tutmaktadır. İşitme engelli öğrenciler için sade bir dille hazırlanmış sorular, görme engelli öğrenciler için dijital ortamda hazırlanmış sınavlar, gereksinim duyanlara ek süre verilmesi, şekil ve grafik içeren soruların yerine benzeri içerikte sorular hazırlanması gibi yöntemler, öğrenciyle iletişim kurularak belirlenebilir. Engelli öğrencinin sınavının tüm öğrencilerle aynı zamanda yapılması uygun olacaktır.
3) Engelli Öğrenci Komisyonu tarafından alınan karar sonrasında YÖK tarafından ilgili kurumlara gönderilen “Özürlü öğrencilerin ders muafiyeti” konulu yazıda, “engelli öğrencilerin başvurmaları halinde öğrenciye varsa başvurdukları dersin eşdeğerinin verilmesinin sağlanmasına, bunun sağlanamaması durumunda ise ders programının bu konuda gelişen program ve teknik kullanılarak öğrenciye uyarlanmasına karar verildiği” bildirilmiştir. Bu karar, engelli öğrencilere, muafiyetin dayatılması sonucunda öğrencinin bölümden eksik bilgi ve becerilerle mezun olmasının önüne geçilmesi bakımından önem taşımaktadır. Ancak, bu kararda geçen “başvurmaları halinde” ibaresi dolayısıyla olsa gerek, halen birçok üniversitede engelli öğrencilerin çeşitli derslerden muaf olduğu bilinmektedir. Öte yandan, karar uyarınca derslerin “gelişen program ve teknik kullanılarak engelli öğrencilerin erişimine yönelik uyarlanması” hususunda da yeterli adımların atıldığını söyleyemeyeceğimiz gibi, halen öğretim elemanlarının genellikle engelli öğrencileri muafiyete teşvik ettiği bilinmektedir. Ülkemizde ve dünyada muafiyet talep edilen derslerle ilgili hangi düzenlemelerin yapıldığı araştırılarak uyarlanması konusuna gereken önem verilmelidir.
4) Engelli farkındalığına yönelik empati etkinliklerinde, “Bir saatliğine gözleri bağlama” vebenzeri faaliyetler yapılmaktadır. Bunlar, kişilerin engelliliğin ne denli zor ve korku verici bir boyutu olduğunu düşünmesine yol açmakta, engelli bireylerle empati kurmasına katkı sağlamamaktadır. Ayrıca “Herkes engelli adayıdır” yaklaşımı, insan hakları çerçevesinde konuya bakmamızı engelleyen bir husustur. Sorunlar sorunlara maruz kalanların muhatap alınması ile ve birlikte paylaşım halinde bulunulduğunda çözülebileceğinden; engelli öğrencilerin kendilerini aktarabileceği ortamlar oluşturularak, akademik ve idari personelin aktif katılım sağladığı etkinlikler düzenlenebilir.
Engelli Üniversite Öğrencileri İnisiyatifi’nin “Engelli öğrenci birimleri ve etik” alt temasına ilişkin görüşleri
Türk Dil Kurumu’na göre etik, Çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması veya kaçınması gereken davranışlar bütünü ya da Ahlaki, ahlakla ilgili olan olarak tanımlanmıştır. Etik, neyin iyi ve neyin kötü olduğunu belirlemeye ve neyin yapılması ve yapılmaması gerektiğini açığa kavuşturmaya yardımcı olan ilkeler ile ilgilidir.(DUYAN. Veli. SOSYAL HİZMET TEMELLERİ YAKLAŞIMLARI MÜDAHELE YÖNTEMLERİ. 2014. S.98) Bu açıdan etiği ele aldığımızda, hayatımızın her alanında var olduğunu ve olması gerektiğini düşünebiliriz. Bu minvalde “Engelli öğrenci birimleri ve etik” konusunu incelemek yararlı olacaktır.
1) Türkiye’de YÖK tarafından 2006 yılında çıkarılan bir Yönetmeliğe göre bütün üniversitelerde engelli öğrenci birimleri kurulması zorunluluğu getirilmiştir. Söz konusu yönetmelikle Engelli birimleri bulunmayan üniversiteler bu birimi kurmakla yükümlü olurken; daha sonra yapılan bir değişiklikle Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı altında bulunan engelli birimleri doğrudan Rektörlüğe bağlanmıştır. Ancak halen SKS bünyesinde çalışan birimlerin varlığı bilinmekte, bazı üniversitelerde ise birimler etkin olarak çalışmamaktadır. Teoride kurulan engelli öğrenci birimlerinin aktif olarak görev yapmıyor oluşu ve buna paralel olarak engelli öğrenciye ulaşamaması, tarafımızca etik bir davranış olarak görülmemektedir.
2) Engelli öğrenci birimleri, engelli öğrencilerin eğitim öğretim, sosyal hayat, barınma, burs vb. alanlarda ihtiyaçlarına cevap verebilmek amacıyla kurulmuştur. Bu birimlerin en önemli sorunlarından biri, bazı engelli öğrencilerin kendilerini gizlemesi ve birime başvurmamasıdır. Bu nedenle birimler üniversitelerinde ne kadar engelli öğrenci olduğunu ve bunların nasıl bir düzenlemeye ihtiyaç duyduğunu tam olarak tespit edememe durumuyla karşı karşıya kalabilmektedir. Diğer taraftan, bu birimlere gelerek hizmet alan öğrenciler ise bilgilerinin gizli tutulmasını istemektedirler. Bu bilgilerin kendilerinin onayı dışında 3. Gerçek ya da tüzel kişilerle paylaşılması etik olmayacaktır. Bunun yanında, 4982 sayılı “bilgi edinme hakkı” kanunu kapsamında engelli öğrenci birimlerine mevcut durumu tespit etmek ve sorunları net şekilde belirleyebilmek için gerçek ya da tüzel kişiler tarafından sorulan soruların cevapsız bırakılması veya sorulara uygun cevaplar verilmemesi, tarafımızca şeffaflık ilkesinin dışında ve etik ile uygun olmayan bir konumdadır.
3) Ülkemizdeki bakış açısı; engelli bireyleri yardıma muhtaç, yalnızca belli alanlarda sınırlı olarak iş yapabilen ve eğitim alabilen, acınacak halde görmektedir. Engelliler üzerinden hangi yöntemle olursa olsun haksız çıkar sağlanmaya çalışılması ise etik kelimesinin ahlak yönünü yansıtmaktadır.
4) Üniversitelerimizdeki engelli öğrenci birimlerinin asıl görevi; engelli öğrencinin, engelli olmayanlarla eşit şekilde üniversite eğitiminden yararlanabilmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak ve öğrencinin mevzuatla güvence altına alınmış hakkını savunmaktır. Bunun yanında, içinde acıma vebenzeri duygulardan yoksun etkinlikler gerçekleştirerek, öğrenciler ve idari/akademik personelin engelliliğe yönelik farkındalığını arttıracak etkinliklere imza atmalıdır.
5) Engelli öğrenci birimleri; engelli öğrenci, idari ve akademik personelinin sorunlarını çözerken üniversiteyi değil odak noktasındaki hedef kişiyi temsil ettiğini ve hedefinin engelli öğrenci, idari veya akademik personelinin yüksek yararı olduğunu unutmadan çözümleri ve uygulamaları hayata geçirmelidir.